6 Şubat Kahramanmaraş depreminden sonra Türkiye’de büyük bir göç dalgası yaşanıyor. EVA Gayrimenkul Değerleme Genel Müdürü Cansel Turgut Yazıcı, Türkiye’de kiralık konut stokunun yüzde 30 oranında eridiğini belirterek, göçün en çok can aldığı illerin Ankara, Antalya, Mersin, Elazığ, Kayseri ve Muğla olduğunu söyledi.
Göçün demografik ve sosyolojik etkileri olduğuna işaret eden EVA Gayrimenkul Genel Müdürü Cansel Turgut Yazıcı, “Depremin ve sonrasında yaşanan göçün uzun vadeli etkilerini yaşayarak öğreneceğiz. Türkiye genelinde kiralık konut stoğu son bir ayda yüzde 30 eridi. Konuta gücü yetenler kiralamaya yöneldi ve yaklaşık 30 bin konut kiralandı. Normalde kiralık konut stoğu eridiği anda artacaktı ve son 6 aydır kiralar fiyatlar nedeniyle durgunlaşmıştı. Ancak 6 Şubat’ta yaşadığımız felaketin ardından yaşanan büyük göç dalgası bu konudaki dinamikleri değiştirdi. Göçün en çok hareketlendiği iller Ankara, Antalya ve Mersin olurken, bir sonraki aşamada Elazığ, Kayseri ve Muğla oldu.”
“YABANCIYA YA DA 1 MİLYON DOLARI DAHİL OLAN KONUT SATIŞLARINI DURDURMA ŞARTI”
Zaten yüksek olan kiralık konut fiyatlarının daha da arttığını vurgulayan Yazıcı, “Bir yanda evini ücretsiz yardım amaçlı kullananlar var, diğer yanda ise bundan faydalananlar var. fırsatı yakalayın ve kiralama fiyatını artırın. Bu ortamda alınması gereken acil önlem, kira fiyatlarının dondurulması, yabancılara konut satışının durdurulması veya yeniden 1 milyon dolara çıkarılması olmalıdır. Suriye, Rusya ve Ukrayna vatandaşları sadece evlerimizi değil, okullarımızı da kullanıyor. 166 bin öğrencinin şehir değiştirip yeni okullarına taşındığını biliyoruz. Son 10 yılda Suriye, Rusya, Ukrayna derken çok kalabalıklaştık. Her zamanki gibi konut stokumuz bu kadar gelişemedi. Beklenenden yüksek talep ve yabancıların gelmesiyle fiyatlar olması gerekenin iki katına çıktı. Bugün birçok ilde halkımız sarsıntılara karşı dayanıklı olmadığını bilmesine rağmen mesken değiştirmek istese de imkanlar sınırlı olduğu için meskenini değiştiremiyor. Kişi, yaşam ve sığınma savaşında şansını sığınaktan yana kullanır. Depremin olmama ihtimali de vardır, olursa da o an evden başka bir yerde olabilir. Evinden çıkarsa nereye gidecek, başka bir yere taşınmayı göze alamaz.
BÖLGESEL İŞ OLANAKLARI ARTIRILMALI, KÖY KONUTLARI YENİLENMELİ
Bu deprem bize şehircilik anlayışımızı sorgulamalı. Şehirleri büyütmek çözüm değil, bölgesel olarak iş imkanlarını artırmalıyız ki insanlar şehir merkezi yerine köylerde yaşayabilsin. Köylerimiz boşalırken, iş ve yemek peşinde olan insanlarımız şehre göç etmek zorunda kalıyor. Köylere yakın bölgelerde iş ve okul imkanlarının artması aslında orta vadede barınma sorununa çok hoş ve kalıcı çözümler üretecektir. Artık birçok iş kolunda uzaktan çalışma fırsatı açıldı ve okul sorununu çözmek birçok hayatı değiştirebilir. Köylerine dönecek maddi imkânları yoksa, köy evlerini yenilemeleri için halka maddi imkân sağlanamaz mı, köylerdeki evlerin tadilatı yapılarak ekonomiye kazandırılması gerekmez mi? Bu şekilde barınma sorunumuzu kısmen de olsa çözmüş olmaz mıyız? Kısacası “Köyümüze dönelim” teşviklerini başlatamaz mıyız? Deprem bölgesinde aceleyle yeni konutlar yapabiliriz ama kısa, orta ve uzun vadede daha doğru ve yaratıcı analizlere ihtiyacımız var. Elbette büyük ve acı bir kaybımız var ama bunu bir milat olarak görmeli ve doğru zamanda doğru kararları almaya başlamak için çok hızlı hareket etmeliyiz.” şeklinde konuştu.
